2 Nisan 2017 Pazar

-Diyet Tarifler- Keçiboynuzu unlu şekersiz, yağsız kek

Malzemeler
2 adet yumurta
1 yemek kaşığı keçi boynuzu unu
1 su bardağı mısır unu veya glutensiz un
1 su bardağı badem sütü
1 paket kabartma tozu
10 adet ceviz 
10 adet antep fıstığı
1 yemek kaşığı kuru üzüm
5 adet kuru kayısı

Yumurtayı  bir kabın içinde çırpıp, keçiboynuzu tozu, mısır unu, kabartma tozunu ve badem sütünü ekleyin. Badem sütü yerine normal süt de olabilir veya hindistan cevizi kullanabilirsiniz. Kuru kayısı, ceviz, a.fıstık, kuru üzümü blendırdan geçirip karışıma ekleyin. En son 1 yemek kaşığı pekmezi ekleyip. Yağlı kağıt serilmiş kek kalıbına dökün. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında 25 dakika pisirin. 

Pekmezi içine katabileceğiniz gibi suyla sulandırıp kek piştikten sonra soğuyunca üstüne de dökebilirsiniz. Ceviz, fıstık yerine damak tadınıza göre badem veya fındık olabilir.
Ara ara içinin pişip pişmediğini kürdanla kontrol ederek pişme süresini takip edebilirsiniz.
Afiyet olsun 😊

17 Mart 2017 Cuma

YETERLİ VE DENGELİ BESLENME





Beslenme anne karnında başlayıp ömür boyu devam eden bir süreçtir. Büyüme, gelişme sağlıklı ve üretken olarak yaşamın sürdürülebilmesi için bilinçli bir şekilde yapılmalıdır. Karın doyurmak ve ya açlık duygusunu bastırmak beslenme değildir. Vücudun büyümesi, yenilenmesi ve çalışması için gerekli olan enerji ve besin öğelerinin her birinin yeterli miktarda alınması ve vücutta uygun şekilde kullanılmasıyla yeterli ve dengeli beslenme sağlanabilir. Beslenme alışkanlıkları çok çeşitli hastalıklara neden olabileceği gibi, bu hastalıkları önleyebilir. Araştırmalar bazı beslenme tarzlarının ve besinlerin anında tedavi edici faydalar sağladığını ortaya koyuyor.

Yetersiz beslenme durumunda, bazı besin öğelerinin yetersizliğine rastlanabilir, yeterli enerji oluşamaz ve vücut dokuları yapılamaz. Kendinizi halsiz yorgun hissediyor sürekli bir uyuma eğiliminde bulunuyorsanız veya ağızda yaralar çıkıyor, çok fazla saç dökülmesi yaşıyorsanız bunların nedeni beslenme alışkanlıklarınız olabilir.

Dengesiz beslenme durumunda; besin öğeleri gereğinden fazla alınır, fazla alınan bazı öğeler vücutta yağ olarak birikir ve sonunda şişmanlık oluşur. Şişmanlık tedavi edilmediğinde kalp damar hastalıkları, yüksek tansiyon, şeker (Diabet) hastalığı, kanser (meme, endometriyum, mide ve kolon kanseri) safra taşları ve böbrek taşı, yağlı karaciğer, yağlı hepatit ve yağlı siroz, astım, bel ve boyun fıtığı, kalça, diz ve omurga osteoartriti gibi hastalıklara yol açabilmektedir.

Kimi zaman ayak üstü, kimi zaman iş yoğunluğundan dolayı acelece veya televizyon karşısında ne yediğimizi bile bilmeden yediğimiz her bir besin bizim ilacımız olabileceği gibi zehrimiz de olabilir. Hangi besinden ne miktarda yiyeceğimiz yaş, cinsiyet, yaşam tarzına göre değişiklik gösterse de genel bir beslenme düzeyinin sınırlarından bahsedebiliriz. Öncelikle 4 besin grubumuzdan yani süt ve türevleri, et-yumurta kuru baklagil grubu, ekmek ve tahıl grubu, sebze ve meyve grubundan günlük ihtiyaca göre çeşitlilik sağlanmalı.

Süt ve Türevleri

Süt, yoğurt, peynir, çökelek vb. Protein, kalsiyum, fosfor, B2 ve B12 vitaminlerinden zengindir.
*Sağlıklı kemik ve diş gelişimi için önemli besin grubudur.
*Yetersiz alımı sonucunda vitamin eksiklikleri görülebilir.
Bir porsiyon ölçüsü; 1 su bardak süt veya yoğurt veya 2 kibrit kutusu büyüklüğünde peynirdir.
Kişisel farklılıklar olsa da genel olarak ;
Yetişkin bireyler 2 porsiyon.
Çocuk, adolesan, gebe ve emzikli kadınlar ve menapoz sonrası kadınlar 3-4 porsiyon tüketmelidir.



Et, Yumurta,Kuru Baklagil Grubu
Et, tavuk, balık, yumurta, kuru baklagiller, yağlı tohumlar, protein, B vitaminleri, demir, çinko, fosfor, magnezyumdan zengindir. Kuru baklagiller posadan zengindir
*Büyüme ve gelişmeyi sağlar
*Kan yapımında ve hastalıklara karşı direnç kazanılmasında görevleri vardır
Bir porsiyon ölçüsü; 2-3 köfte kadar et, tavuk, balık veya 2 adet yumurta veya 1 tabak kuru baklagil yemeği veya 30 gram yağlı tohum (ceviz, fındık, fıstık, badem vb)

Kişisel farklılıklar olsa da genel olarak ;
Yetişkin bireyler herhangi birinden veya birkaçından her gün 2 porsiyon.
Çocuk, adolesan, gebe ve emzikli kadınlar 3 porsiyon tüketmelidir.


Sebze ve Meyve Grubu
Bileşimlerinin önemli kısmı sudur. C vitamini, B vitamini, A vitamini öncüleri, demir, magenzyum ve E vitamininden zengindir.
*Büyüme ve gelişmeye yardımcıdır
*Deri ve göz sağlığı için önemlidir
*Hastalıklara karşı vücut direncinin artırılmasında etkilidir.
*Kan yapımı için gereklidir
*Bağırsakların düzenli çalışmasına yardımcı olurlar
*Hücre yenilenmesini ve doku onarımını sağlar.

Bir porsiyon miktarları; 1 orta büyüklükte elma,portakal veya 1 tabak sebze yemeği
günde en az 5 porsiyon sebze ve meyve tüketilmelidir.
Günlük alınan sebze ve meyvelerin en az 2 porsiyonu yeşil yapraklı sebzeler veya domates veya turunçgiller olmalıdır.

Ekmek ve Tahıl Grubu
Buğday, pirinç, mısır, çavdar, yulaf gibi tahıl taneleri vb,bunların unları bulgur ,yarma, makarna, şehriye bu gruptadır. Karbonhidrat (kompleks karbonhidratlar) protein, B vitaminleri (B12 vitamini dışında bütün B grubu vitaminlerinden zengindir) posa yönünden zengindir.
Bir porsiyon miktarları; 1 orta dilim ekmek veya 4 yemek kaşık makarna/pilav
Kişisel farklılıklar olsa da genel olarak ; 6 porsiyon tüketilmelidir.

Saf besinler şekerler ( görünen, besinin içerisindeki), yağlar
Şekerler; Enerji alımını arttırırlar. Diş çürüklerine neden olabilirler.

Yağlar; Enerji sağlar. Yağda eriyen vitaminleri sağlar ( A, D, E, K vitaminleri )
Besleyici özellikleri diğer gruplara göre düşüktür.

YETERLİ VE DENGELİ BESLENME ÖNERİLERİ
*Besin çeşitliliği sağlanmalıdır.
*Öğün atlanmamalıdır.
*İdeal vücut ağırlığı korunmalıdır.
*Şeker ve tatlı tüketimi azaltılmalıdır.
*Posa alımı arttırılmalıdır.
*Sebze ve meyve tüketimi arttırılmalıdır.
*Düşük yağlı ve düşük kolesterollü besinler tüketilmelidir.
*Yüksek kalsiyumlu besinler tüketilmelidir.
*Tuz tüketimi azaltılmalı, tüketilen tuz İYOTLU TUZ olmalıdır.
*Sıvı tüketimi arttırılmalıdır.
*Fiziksel aktivite arttırılmalıdır.
*Ağız ve diş sağlığına dikkat edilmelidir.
*Kesinlikle sigara içilmemelidir.
*Besinler doğru hazırlanmalı ve doğru pişirilmelidir.

Unutmayınız;
YETERLİ VE DENGELİ BESLENME SAĞLIĞIN TEMELİDİR.”

4 Temmuz 2016 Pazartesi

BAYRAMDA BESLENME


Kendi iç huzurumuzu bulup, manevi tatminlikleri yaşadığımız Ramazan beslenme alışkanlıklarımızın gözden geçirilip değişiklikler yapılması için de bir fırsat. Bütün bir gün canımız istese bile sevdiğimiz yiyeceklerden uzak dururak, irade savaşı veririz. Özellikle aç olmadığı halde yemek yiyen veya doyduğu halde israf olur düşüncesiyle yemek yemeğe devam edenler, frene basar. Aslında biz diyetisyenlerin her zaman önerdiği yavaş yavaş yemek, bütün bir gün aç kalan mideyi tıka basa doldurmayarak çok yemenin rehavetinden kendimizi uzak tutmaya yarar. Hayatın her döneminde olduğu gibi ramazanda da yeterli ve dengeli beslenirsek sindirim ve mide ile ilgili rahatsızlıkları en az sayıda yaşarız.
Son günlerine yaklaştığımız ramazanı uğurlarken, bayram hazırlıkları da yavaş yavaş başladı. Bayram tatiliyle eş, dost ziyaretleri, tatil planları yapılmaya başlandı. Bayramlar sevdiklerimizle birlikte geçirdiğimiz mutlu, huzurlu özel zamanlarımızdır. Özel zamanların da olmazsa olmazıdır envai çeşit yemek ve tatlının bulunduğu sofralarımız. Şeker, tansiyon, kalp hastalarına ve kilo problemi olanlaraysa eziyet olur bu sofralar. Bir taraftan yeme dürtüsü diğer taraftan vicdanın baskısı. Ne zor bir ikilemdir. Eliniz sofraya bir gider, bir çekersiniz. Kendinizle olan kavganıza "Niye yemiyorsun?, beğenmedin mi yoksa?"ay hatırım için ye, ellerimle yaptım, o kadar zahmet verdim, lütfen ye" ler de cabası. Ev sahibinin sevdikleriyle lezzetli ve güzel anlar geçirmek istemesi ve beğenilme duygusu ısrarları artırır.

PEKİ NE YAPMALI ?
Acımasız gerçekler ve çözümleri : Bayramda şunları şunları yemeyin demektense, yiyebileceklerinizi konuşarak, ikilemlerden kurtulmanın yollarına birlikte göz atalım.

Gerçek 1:Ramazan boyunca uzun açlıklar, geç saatlerde yemek yemek, sahur nedeniyle uykusuz kalmak metabolizma hızını yavaşlatır. Bayram ve bayram sonrası beslenmemize dikkat etmezsek ani kilo artışlarıyla karşılaşabiliriz.

Çözüm : Yemek seçimi konusunda bilinçli ve seçici davranın.

Gerçek 2: Bayram sofrasında çeşit çeşit tatlılar, tuzlular göz kırpıyor.

Çözüm:Evden çıkmadan ufak bir şeyler atıştırın, ama karnınızı doyurmayın. Az bir çorba veya bir bardak süt, yoğurt veya ayran gibi.

* Şeker, tansiyon ve kalp hastalığı gibi bir sorununuz varsa her istediğinizi yiyememek size üzebilir. Öncelikli olarak hastalığınızı kabul edin. Besin seçimi konusunda bir diyetisyenden yardım alın. Hastalık nedeniye kısıtlanmış diyet listeleri sizi daha fazla strese sokabilir. Kontrollü olarak sevdiğiniz lezzetlerden de ufak tadımlar mutlu olup beslenme programınızı yapmanızı kolaylaştırabilir.

Gerçek 3 : Ev sahibi büyük bir servis tabağını hazırlayıp, ikram eder.

Çözüm :
*Mümkünse kendi tabağınızı kendiniz hazırlayın. Eğer böyle bir imkan yoksa tabağınızı biriyle paylaşın.

*Kendinize göre bir limit belirleyin, tabaktaki her şeyi yemek zorunda değilsiniz.Arta kalanları bitirmeye çalışmak yerine isterseniz daha sonra yemek için veya evdekilerle paylaşmak için çantanıza alabilirsiniz.

* Bol bol akrabalarınızla-dostlarınızla sohbet edin. Hoş ve güzel sohbetlerle duygusal açlıkları bastırmış olursunuz. Ayrıca konuşurken yemek yiyemeceğiniz için, daha az yersiniz.
* İçecek olarak mümkün olduğunca su tercih edin. Sıcak bir yaz gününde ayran da iyi bir tercihtir.
Gerçek 4: Ev sahibi fazla yemediğinizi farketti.
Çözüm : Ev sahibine iltifat edin.Özellikle yaptığı yemeklerin lezzetini çok beğendiğinizi belirtin, hatta tariflerini isteyerek ev sahibini onore edin.

Hayatın lezzetlerini sevin, tadın, mutlu olun, şükredin. Hiçbir zaman ihtiyacınızdan fazlasını biriktirmeyin. Ne midenizde, ne de cebinizde.




4 Şubat 2016 Perşembe

KIŞ AYLARINDA NEDEN KİLO ALIRIZ?



Beslenme alışkanlıklarımızın değiştiği dönemlerde özellikle mevsim geçişlerinde, tatillerde vücutta kilo artışı gözlenebilir.
Değişen hava sıcaklığı ile birlikte fizyolojik ve psikolojik olarak metabolizmamızda bazı değişiklikler olur.
Fizyolojik değişiklikler :
*Sıcaklıkların düşmesi ve nemin azalması cildin kurumasına sebep olur.
*Terleme azalır, metabolizma hızı düşer. Metabolizma daha yavaş çalıştığı için daha önceki beslenme alışkanlıklarınızı sürdürseniz bile kilo alabilirsiniz.
*Vücut soğuk havalarda üşümemek ve hastalıklara karşı kendini korumak için enerji harcamasını azaltır, yağ dokusunu korumayı ve vücut deri altı yağ dokusunu kalınlaştırmak ister. Bu nedenle iştahta bir artış gözlenir.
*İştahta artış olduğunda genellikle daha yağlı ve şekerli besinlere eğilim artar.
* Kışın soğuk havadan dolayı kapalı mekanlarda evde, sinemada geçirilen zamanın artmasıyla hem abur cubur tüketiminin artması, hem de hareketin azalmasıyla kiloda da artış olur.


Psikolojik değişiklikler:

Havaların soğuk olması,güneşin yerine yağmur ve kar'ın alması, gündüzlerin kısa; gecelerin uzun olması, sabah güneş doğmadan karanlıkta evden çıkmak yine akşam güneş battıktan sonra karanlıkta eve gitmek psikolojik olarak daha mutsuz, halsiz ve genel anlamda isteksiz olmaya sebep olur.
Mutsuzluk sonucu aşırı yeme atakları, çikolata ve tatlıya eğilim artabilir.


Metabolizma kilo alma eğilimindeyken biz bunu nasıl durdurabiliriz?


Her dönemde olması gerektiği gibi yeterli ve dengeli beslenmeli. : Anne karnında başlayan beslenme serüvenimiz ömür boyu devam eden bir süreç. Bu süreçte amaç karın doyurmak değil, vücudun büyümesi, yenilenmesi ve çalışması için gerekli olan enerji ve besin öğelerinin her birinin yeterli miktarda alınmasına özen göstermektir.

4 besin grubumuzdan yani süt ve türevleri, et-yumurta kuru baklagil grubu, ekmek ve tahıl grubu, sebze ve meyve grubundan günlük ihtiyaca göre çeşitlilik sağlanmalı.
Tek yönlü beslenmeden uzak durulmalıdır.


Mutlaka kahvaltı yapmalı : 

İyi bir kahvaltıyla güne başlamak metabolizma hızınızın yavaşlamasını engelleyeceği için, hem kilo kontrolünde yardımcı olacak, hem de soğuk havalarda direncinizi koruyacak.
Ayak üstü atıştırmalıklardan uzak durmalı: Sindirim sistemini olumsuz etkilediği için ayakta yemek yerine sofrada oturarak ve belirli bir sürede yemek yiyerek beden ve ruh sağlığınızı dengede tutabilirsiniz.

Sıvı tüketimi: 

Terlemenin azalmasıyla su içmek ihmal edilebiliyor. Halbuki metabolik faaliyetler devam ettiği için ve hissedilmese bile vücutta su kaybı olduğundan, yazın olduğu gibi kışın da suya ihtiyaç var. Vücut ısısını dengede tutabilmek için bol sıvı alımı gerekmektedir. Yeterli sıvı alımı vücutta oluşan toksinlerin atılması, metabolizma dengesinin sağlanmasında da önemli.
Kışın sıcak içeceklere rağbet arttığı için çay kahve yerine C vitamin içeriği yüksek kuşburnu, akşamları rahat bir uyku ve sindireme yardımcı olan rezene tercih edilebilir. Günlük 8-10 su bardak su, bitki çaylarını da 2 şer bardaktan fazla olmayacak şekilde tüketilebilir.

Fiziksel aktivite: 

Egzersiz kilo vermenize yardımcı olmasının yanı sıra kendinizi daha mutlu ve enerjik hissetmenize de yardımcı olur.

Son bir tavsiye; Fazla kilolarınızla tek başınıza baş etmeye çalışmak yerine mutlaka bir uzamandan yardım alın.

19 Haziran 2015 Cuma

Ruhu Besleme Zamanı; "Ramazan"


  Oruç neden tutulur, faydası, fazileti nelerdir burada onlardan bahsedecek değilim ama hep es geçtiğimiz bir şey; ramazanın ruhuna yakışır bir şekilde yemek yemek. Oruç tutma hassasiyetine sahip bir kişi neden oruç tuttuğunun farkında olduğu için iftar ve sahurda ölçülü yemek konusunda zorlanmamalı. Zira ibadetin özüne aykırı olan çok yemek, doyduğun halde yemek yemeğe devam etmek gibi sağlık açısından da zararlı alışkanlıkları bırakmak için ramazan güzel bir fırsattır.
  Ramazanda yapılan en büyük hata gece sahura kalkmamak. Halbuki sahur ramazanın ruhani havasını içimizde daha fazla hissetmemize yardımcı olur. Günler uzun olduğu için özellikle sıvı alımımıza dikkat etmeliyiz. Sahura kalkmadan tutulan oruçlarda gün boyu özellikle yaz aylarında ter yoluyla kaybettiğimiz suyu sahur ve iftarda yeterli miktarda almalıyız.
Sahurda; gece yemek yemeğe alışık olmayan midelerimizi yormamak için hem aşırı yağlı ve tuzlu olmayan, hem de tok tutacak protein oranı yüksek besinler tercih etmeliyiz. Bu konuda özellikle kahvaltılık ürünlerden yardım alabiliriz.Mesela
*Çok tuzlu olmayan peynir veya  yumurta,
*Pide veya ekmek; tok tutucu özelliğinden dolayı tam buğday tercih edilebilir.
*Çiğ veya fırınlanmış sebze; çiğ sebzelere karşı hassasiyetiniz varsa sindirimi kolaylaştırmak için pişmiş sebze tercih etmeniz daha uygun olur.
*Tok kalmamıza yardımcı olacak süt, yoğurt veya sindirim sistemimize yardımcı kefir.
* 4-5 su bardak su: Sahura kalktığınız andan imsak vaktine kadar aralıklı olarak.
* Meyve veya şekersiz komposto : Gün içerisinde artan sıvı ve mineral kaybını debgelemek için.
* Tuzsuz zeytin-fındık-badem-ceviz grubundan biri.
Mümkünse sahurdan sonra hemen yatmayarak oluşabilecek sindirim sorunlarını önleyebiliriz.
Bütün bir gün süren açlığın ardından hazırlanan iftar sofraları hem özenli, hem lezzetli, hem de bol çeşitlidir. Çoğu zaman bu sofralara hayır demek imkansızdır. Bir iki ufak değişiklikle bu lezzetli sofralardan mahrum kalmayabiliriz. Özellikle yağda kızartma, kavurma yerine fırında, buharda pişirme veya ızgara yöntemleri kullanabiliriz.
İftar :
*1 bardak su : Uzun yaz günlerinde artan sıvı kaybını yerine koymak için.
* Taze veya kuru  meyve : Gün boyu düşen kan şekerini dengeleyip, iftar sonrası aşırı tatlı tüketimini önler.
*Soğuk yoğurtlu bir çorba:Sıcak yaz günlerinde hararetimizi keser ,
Tokluk merkezimizin uyarılabilmesi için yemek yemeğe 5-10 dakika ara:  Zira geç bir saatte iftar açtığımız için bu süreyi uzatmamakta fayda var.
Aranın arkasından Et( tavuk, balık, köfte ) grubundan biri veya etli bir sebze yemeği
Pide : Ramazanın olmazsa olmazı aşırıya kaçmadan tüketilebilir veya  tam buğday ekmeği kullanılabilir.
Salata: Sebzelerin yüksek su içeriği, lif ve vitamin/ mineral içeriğinden dolayı iftar ve sahur sofralarımızdan esik etmeyelim.
İftardan 1 saat sonra şeker problemi olmayanlar için tercihe göre hafif sütlü bir tatlı mesela dondurma veya güllaç 
Tatlı sevmeyen veya sağlık nedenlerinden yiyemeyecek olanlar için;
1 su bardak süt veya yoğurt  + meyve 
veya beslenme alışkanlığımızdaki oluşan değişikliklere bağlı kabızlığı önlemek için kefir + meyve kullanabiliriz.
  İftardan sahura kadar olan süre zarfında her yarım saate en az 1 su bardak su içmeye özen gösterebiliriz.Sıcak havalarda suyla birlikte  artan mineral kaybı için maden suyu da içmeyi unutmayın.
   Tv kanallarında, gazete ve dergi köşelerinde sahur ve iftara dair meslektaşlarımın öneriyle karşılaşabilirsiniz. Dikkat etmeniz gereken husus öneriler geneldir. Beslenme ise kişiye özeldir. Lütfen kendinize uygun beslenme planını diyetisyeninizden alın.

6 Haziran 2015 Cumartesi

ALIŞKANLIKLARI DEĞİŞTİRMEDEN KALICI KİLO VEREMEZSİNİZ




Fazla kilolarınızın nedeni hormonel nedenler değilse alışkanlıklarınızı gözden geçirmekte fayda var.


Size göre çok sıkıntı olmayan bir alışkanlığınız kilo almanızın asıl sebebi olabilir. Diyet yapmaya başlamadan önce birkaç soruyla yanlış alışkanlıklarınız neler onları bulmaya çalışalım. Kalemi kağıdı elinize aldıysanız başlıyoruz.


1- Uyku düzeniniz : Gece kaçta yatar sabah kaçta kalkarsınız?


2- Öğün düzeni, yemek yeme saatleriniz düzenli midir?

3- Kahvaltı yapıyor musunuz? Saat kaçta ?

4- Yemekleri yeme süreniz ?

5- Günlük çay, kahve tüketiminiz ne kadar?

6- Günlük asitli içecek veya meşrubat tüketiminiz ne kadar?

7- Günlük su tüketiminiz ne kadar?

8- Gün içerisinde attığınız adım sayısı kaçtır?


Cevaplar:

1-Dikkat ettiyseniz kaç saat uyuyorsunuz demedim. Çünkü kaç saat uyuduğunuzdan çok kaliteli bir uyku uyuyup uyumadığınız önemli. Gece 23:00-03:00 arasındaki zaman aralığını uyuyarak geçirmeye özen gösterin. Eğer uyku bozukluğunuz varsa bu konuda bir uzmandan yardım alın.

2- Her gün aynı saatte yemek yemek metabolizmanızı hızlı çalıştırır. Öğün atlayarak daha az kalori almaya çalışmak kilo vermenizden çok almanıza sebep olur.

3- Uzun açlıklara bağlı olarak kahvaltı yapmayanlar yapanlara göre daha kiloludur. Kahvaltının saati gibi içeriği de önemli. Tek tip poğaça, simit yerine içinde hayvansal ve bitkisel besinlerin bir arada bulunduğu daha dengeli kahvaltılar hazırlamaya çalışın.

4- Yemeği ne kadar yavaş yerseniz doygunluk hissinin oluşması için kendinize zaman tanımış ve yiyecekleri daha kolay sindirip, hazmetmiş olursunuz. Yemek sırasında yavaşlayabilmek için lokmanızı yutunca, yemek yediğiniz kişiyle sohbet etmeye çalışın. Çatalı, kaşığı arada masaya bırakıp yemeğe ara verin.

5- Eğer demir eksikliği anemisi gibi bir sorununuz varsa çok fazla çay- kahve tüketmenizi önermem. Ayrıca fazla tüketilen çay- kahve ile alınan kafein uyku bozukluklarına yol açtığı için kilo almanıza sebep olabilir. Şeker kullanımı varsa fazladan kalori almanıza neden olur.

6- Asitli içeceklerin içerisindeki şeker ve kafein, meyve sularının içindeki şekerler nedeniyle tüketiminize dikkat edin. Her gün düzenli bir tüketim varsa azaltın veya hiç kullanmayın.

7-Diyetlerin olmazsa olmazı su; yaşam kaynağımız olduğu için önemli. Sadece zayıflamak amaçlı değil her zaman su kullanımınıza özen gösterin. Vücudumuzdaki birçok biyokimyasal süreçte yer alan suyu içmeyi sevmiyorsanız, diyetin ilk günü 3 litre su içmeye çalışıp kendinize eziyet etmeyin.

Haftalık hedefler koyarak su kullanımınızı artırmaya çalışın. Eğer günde 2 su bardağı su içiyorsanız ilk hedef günlük 6 su bardağına çıkmak olsun. Bu sayede hem zorla kendinize bir şey yaptırmış olmazsınız hem de alışkanlıkları değiştirmek için kendinize zaman tanımanız olumlu yönde sizi motive eder.

8- Günlük adım sayısı olarak önerilen 10000 adımı kendinize hedef olarak koyun. Kaç adım attığınızı adım sayar veya akıllı telefonlarda bulunan programlar kullanarak öğrenebilirsiniz. Sadece güzel havalarda değil yağmurlu ve soğuk günlerde evde yapacağınız egzersizlerle fiziksel aktivitenizi artırabilirsiniz.


  Alışkanlıklar kimi zaman çabuk kazanılıp zor vazgeçilir. Hayatın hiçbir bölümünde kendinize karşı çok acımasız davranmayın. Aşırı katı kurallar yerine, uygulanabilir kurallar koymaya çalışın. Bu sayede 3 gün diyet yapıp 5 kilo verip bir hafta sonra bu kiloyu almak yerine, yaşam boyu sürdürülebilir sağlıklı kilonuzda olmayı başarabilirsiniz.